

DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
HÜSEYİN RAHMİ
-
İstanbul doğumludur.
-
Edebi yaşamına 1887’de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlayan yazarlığı ile başlamıştır.
-
Servet-i Fünuncuların çağdaşı ve yaşıtı olduğu halde, o topluluğa girmemiştir.
-
Edebiyat dünyasında Şık ile tanındı.
-
Özellikle sosyal sorunları, bâtıl inançları, aile geçimsizliklerini, yüzeyde kalan Batılılaşmaları, ruh hastalarını konu edinmiştir.
-
Emile Zola’dan etkilenmiştir. Realist özellikler de taşır.
-
Realist natüralist akımların etkisiyle İstanbul’un günlük yaşamını canlı bir biçimde yansıttı.
-
Halk çevrelerinden seçtiği kişilerini büyük bir kendi konuşma ağızları ile ustalıkla konuşturdu.
-
Romanlarında örf, adet, gelenek ve göreneklere bağlı kalır ve halk deyimlerini kullanır
-
Ahmet Mithat’ın halk için roman yazma geleneğini devam ettirmiştir.
-
Başarılı bir gözlemcidir. Romanlarında gözleme ve çevre tasvirlerine büyük önem vermiştir.
-
Türk edebiyatında sokağı edebiyata taşıyan yazar olarak da bilinir.
-
Okuru eğlendirerek eğitmeyi amaçlamıştır.
-
Romanları töre romanı özelliği taşır.
-
Romanlarında toplumsal eleştiriye çokça yer vermiştir. Bu yönüyle natüralistlerden ayrılır.
-
Eski ile yeni çatışması, ruh hastalıkları, yanlış batılılaşma, batıl inançlar ve aile geçimsizlikleri gibi konuları işlemiştir.
-
Olayları hem iyi hem de kötü yönleriyle ele almıştır.
-
Romanları teknik yönden başarılı değildir. Romanlarında olayın akışını keserek olayla ilgisi olmayan gereksiz bilgiler verir.
-
“Mürebbiye”, “Hayattan Sayfalar”, “Ben Deli miyim” adlı romanlarında “deneysel roman” yöntemini kullanmıştır.
-
“Şık”, “Şıpsevdi”, “Mürebbiye” adlı romanlarında yanlış Batılılaşma konusunu işlemiştir.
-
Eserleri
ROMAN:
-
Şık (1889)
-
İffet (1896)
-
Mutallâka (1898
-
Mürebbiye (1899)
-
Bir Muadele-i Sevda (1899)
-
Metres (1900)
-
Tesadüf (1900)
-
Şıpsevdi (1911)
-
Nimetşinas (1911)
-
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912)
-
Gulyabani (1913)
-
Cadı (1912)
-
Sevda Peşinde (1912)
-
Hayattan Sayfalar (1919)
-
Hakka Sığındık (1919)
-
Toraman (1919)
-
Son Arzu (1922)
-
Tebessüm-i Elem (1923)
-
Cehennemlik (1924)
-
Efsuncu Baba (1924)
-
Meyhanede Hanımlar (1924)
ÖYKÜ:
-
Kadınlar Vaizi (1920)
-
Namusla Açlık Meselesi (1933)
-
Katil Bûse (1933)
-
İki Hödüğün Seyahati (1934)
OYUN:
-
Hazan Bülbülü (1916)
-
Kadın Erkekleşince (1933)
TARTIŞMA:
-
Cadı Çarpıyor (1913)
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Naturalizmi bildin mi, o sokakların sesi
Anlattım İstanbul’un en bilinenlerini
Herkesin bildiği ama söyleyemediklerini
Mizahı kullandım, eleştirdim birilerini
İyi, kötü, çirkin, taklitçi, bağnaz, düşkün
Eserlerimde her kesimden insan görürsün
Teknik zayıf bende, sen anlatılanı düşün
Beni okursan gerçeğin ta içinde yürürsün
Şık’ta Şöhret Bey alafranga meraklısı, biraz şapşal
Sen git Madam Potiş için annenin küpelerini çal
Yetmedi , modaya uysun diye yanına bir köpek al
Hava atayım derken bir sürü belayla baş başa kal
Dehri Efendi eve aldın bir Fransız mürebbiye
Neden sormadın etrafa bu Anjel nasıl biri diye
Çıkardı baştan Şemi’yi, Amca Bey’i, Sadri’yi bile
Seni de yakaladılar mürebbiyenin dolabında işte.
Şıpsevdi ‘ de cimri Kasım’ dan kızını istedi Meftun
Verdi ama 500 lira başlık parasından oldun.
Kasım’ın oğlu evlendi kız kardeşinle , hayır olsun
Çok para kazanayım derken bir sürü borca kondun
İrfan Galip, mantıklı, görgülü , biraz da çok bilmiş
Türk kadınları seviyesiz , anlayışsız insanlarmış
Bizimkisi akıllı Halley’ i sokaktakilere anlatacakmış
Ama sonu Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’mış.
Ahmet Mithat gibi yaptım, halk için yazdım
Mürebbiye, Hayattan Sayfalar, Ben Deli miyim
Bunlara deneysel roman derler, hepsi benim
Eserlerimde hem akıcı hem de çok sadeyim
Metres, Tesadüf, , Gulyabani, Cadı, Nimetşinas
Utanmaz Adam, Deli Filozof, İffet, Kesikbaş
Hakka Sığındık, Kaynanam Nasıl Kudurdu,
Ben Deli Miyim?, İnsanlar Maymun muydu?
Romanlarım dışında hikâyelerim de bilindi
Kadınlar Vaizi, Katil Buse, Gönül Ticareti
Melek Sanmıştım Şeytanı, İki Hödüğün Seyahati
Meyhanede Hanımlar, Namusla Açlık Meselesi
Az da olsa vardır sevilen, bilinen tiyatrolarım
Kadın Erkekleşince, Hazan Bülbülü, Gülbahar Hanım
Tokuşan Kafalar.. Daha ne söyleyeyim bilemedim.
En sonunda sıra geldi adıma, söyleyin ben kimim