google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0
top of page
EDEBİYATÇILAR İLE İLGİLİ ANILAR- HİKAYELER - 1

Şeyhi ve Harname

Bu öğe hakkında bilgi ekleyin

Çelebi Mehmet' in gözünde Karaman seferi sırasında bir rahatsızlık ortaya çıkar. Kendi hekimleri ne kadar uğraştıysa da bir çözüm ortaya koyamazlar.Bunun üzerinde Germiyanoğulları Beyi ünlü hekimi Şeyhi Sinan' ı Çelebi Mehmet' i tedavi etmesi için gönderir. Şeyhi Çelebi Mehmet' i muayene eder ve ona rahatsızlığının sebebinin üzüntü, çaresinin ise sevinç olduğunu söyler. Tam o sırada  bir haberci gelir ve çok uzun süredir alınamayan bir kalenin alındığını söyler. Morali düzelen Çelebi Mehmet' in rahatsızlığı günden güne azalır.Çelebi Mehmet' e de ihsanlarda bulunur. Ayrıca Tokuzlu ya da Tokuzlar adlı köyü kendisine tımar verir. Şeyhi sevinçle kendisine tımar verilen köye doğru yola çıkar. Ancak bu durumdan haberdar olan  köyün eski Tımar sahipleri Şeyhi'nin yolunu keserler. Onu hem döverler hem de elbiselerine kadar soyarlar. Güç bela evine dönen Şeyhi elindekilerle yetinmenin önemini anlatan ünlü 'HARNAME' sini yazar.  Çelebi Mehmet' e sunar. Çelbi Mehmet de Şeyhi'nin zararlarını telafi eder, suçluları cezalandırır. 

Fuzuli ve Şikayetname

Bu öğe hakkında bilgi ekleyin

Fuzuli, Bağdat civarında yaşayan fakir bir şairdir o tarihte. Kanuni’ye yazdığı bir mektupta geçim darlığı çektiğini bildirmiş ve kendisine devlet hazinesinden makul bir maaş bağlanmasını istemiştir.

Bunu dikkate alan Padişah, Fuzuli’ye, Bağdat’taki vakıf gelirinin, masraflar çıktıktan sonra, artanından (zevayid) bir miktar maaş bağlanmasını emreden bir “berat” göndermiştir.

Fuzuli, beratı alır almaz vakıf idaresine gitmiş, Padişah’ın emri gereğince kendisine maaş bağlanmasını istemiştir. Ne var ki, bürokratik engelleri aşamamış, “Bugün git yarın gel” lerin ardı arkası kesilmemiştir. Aradan haftalar hatta aylar geçmesine rağmen, maaşı bir türlü bağlanmamıştır.

Vakıf idaresine birkaç kez gidip her seferinde eli boş dönen şairin sonunda tepesi atmış, “Selam verdim, rüşvet değildür deyü almadılar” mısraını da içeren meşhur şiirini işte bu yüzden kaleme almış, o tarihte Kanuni’nin Genel Sekreterliğini yapan Nişancı Celalzade’ye göndermiştir. Oradan da şiir Kanuni’ye ulaşmıştır.

Bu şiirinde Fuzuli bürokrasinin yavaş işlemesinden yakınmakta, özellikle vakıf dairesinde çalışan memurlarla arasında geçen “dedim-dedi” bölümünde, hala aynı havalarda dolaşan bürokratik ahlaki sorgulamaktadır.

“Dedim: ‘Beratımın mazmunu niçin suret bulmaz. (Beratımın gereği niye yerine getirilmez?)…

“Dediler: ‘Zevayiddir husuli mümkün olmaz.’ (Artan kısımdan maaş bağlanması istendiği için yerine getirlemez)…

“Dedim: ‘Böyle vakıf zevayidsiz olur mu?... (Böyle büyük bir vakfın artanı olmaz mı?)…

“Dediler: ‘Zaruriyat-ı Asitane’ den ziyade kalırsa bizden kalır mı? (İstanbul’un ihtiyaçlarını karşılamaktan artarsa bizden artar mı?) …

“Dedim: ‘Vakıf malın ziyade tasarruf etmek vebaldir’… (Vakıf malında hak edilenden fazla tasarruf etmek günahtır)…

“Dediler: ‘Akçemizle satın almışız, bize helaldir’…

Şiir böyle devam edip gider. Fuzuli, sonunda pes eder ve Padişah’a bir “Şikayetname” yazmaya karar verir:

“Gördüm ki, sualime cevaptan gayri nesne vermezler ve bu berat ile hacetim (ihtiyacım) reva görmezler, naçar (çaresiz) terk-i mücadele kıldım (mücadeleden vazgeçtim). Meyus u mahrum, guşe-i uzletime çekildim” (hiçbir şey elde edememenin karamsarlığı içinde yalnızlığıma çekildim).

Demek istediğim şu ki, bazıları tarafından “Kanuni döneminde yaygın rüşvet vardı” şeklinde yorumladığı meşhur “Şikayetname” yaygın rüşvetten dolayı değil, maaşının gecikmesine kızan Fuzuli’nin özel meselesinden dolayı yazılmıştır.
Fuzuli’nin şikayetinin dikkate alındığını ve sorunun hemen çözüldüğünü söylememe sanırım ihtiyaç yoktur.

Baki ile Karısı

Bu öğe hakkında bilgi ekleyin

 

Baki’nin  padişahın hediye ettiği bir cariye olan Tuti isimli bir eşi varmış. Baki'ye patavatsızlıklarından dolayı kızan arkadaşları hicivlerinde bir çok kereler bu evliliği malzeme olarak kullanmışlardır. Baki çirkince bir adammış. Bundan dolayı arkadaşları "Karga Baki " derlermiş. Hanımının adı da Tuti (papağan) olunca çokça mizahi rivayetler çıkmış ortaya.

 

Bir rivayete göre şair ile hanımı arasında geçimsizlik meydana gelmiş, sormuşlar:

 

"Tuti Hanım ne alemde?"diye. Baki cevaben:

 

"Birader; Tuti Tuti diye şunu uçurup durmayınız! O da benim gibi karganın biri!" demiştir.

 

Arkadaşları Baki'nin bu sözlerini vesile tutarak hicviyeler yazmışlardır.

"Ne garip bir tesadüf Tuti (papağan) ile kargayı hemser (arkadaş) eylemişler de yine şikayeti karga etmektedir."

Please reload

bottom of page