google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0 2003 Üniversite Sınavında Çıkmış Dil Bilgisi Soruları I dinledebiyat
top of page

2003 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Soruları

2003 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...

​

1.  Bu romanında yazar, Ä°stanbul sokaklarının artık tarihe karışmış o eski görünümlerini ÅŸiirli bir dille yeniden kuruyor. Kahramanlarına sıcak bir sevgiyle, onların insani yanlarını araÅŸtırarak yaklaşıyor. Onları derinlemesine kavramaya çalışıyor; aralarındaki farkları ortaya koyuyor. Daha doÄŸrusu kiÅŸilerin iç dünyalarındaki düÄŸümleri iyi yakalıyor.

Bu parçada, ''kiÅŸilerin iç dünyalarındaki düÄŸümleri iyi yakalamak sözüyle anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Günümüzde sayıları iyice azalmış insan tiplerini anlatmak

B) Ä°nsanların gizli kalmış ayırıcı özelliklerini bulup göstermeyi baÅŸarmak

C) KiÅŸilerin ortak özelliklerini belirlemeye çalışmak D) Kahramanları, insanı yücelten bir tutumla oluÅŸturmak

E) Yaratacağı tipleri sorunlu insanlar arasından seçmek

 

 

​

 

2.  Bir yazının tadı, sözcükleri giydirmekte, koÅŸturmakta, sıçratmakta ve onlara diz çöktürmekte gizlidir. Her sanatçı sözcüklere diz çöktürebilir mi? Üstesinden kolayca gelinecek bir iÅŸ deÄŸildir bu. Öncelikle, o dilin bütün girdisini çıktısını çok iyi bilmeyi gerektirir. Dilin olanak ve yeteneklerini tanımayan bir sanatçının önünde diz çökmez sözcükler.

 

Bu parçada, "sanatçının sözcüklere diz çöktürmesi" sözüyle anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Sözdizimi bakımından özensiz cümleler arasında sıkışıp kalmamak

B) Sözcük seçimiyle, her yapıtına farklı bir boyut kazandırmak

C) Sözcükler üzerinde fazla durmadan üretken olmaya çalışmak

D) Okurun dil duyarlığını geliştiren yapıtlar ortaya koymak

E) Sözcüklerin gündelik kullanımlarıyla yetinmeyip onlara yeni ve özgün anlamlar yüklemek

 

 

 

3.  EleÅŸtiri alanında önemli eksikliklerimizden biri de eskiyi, içinde bulunulan dönemin koÅŸulları içinde araÅŸtırmamak. "DoÄŸru" diye bellediÄŸimiz birtakım kavramların, çıkarımların kabuÄŸunu kırmamak. Bunları yeni terimlerin baÄŸlamı içinde incelememek.

 

Bu parçada, kabuÄŸunu kırmamak' sözüyle anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Eskiden yazılmış yapıtların deÄŸerini ortaya çıkarmak için uÄŸraÅŸmamak

B) DoÄŸruluÄŸu, yanlışlığı kiÅŸiye göre deÄŸiÅŸen düÅŸünceleri eleÅŸtirmemek

C) Doğruluğu benimsenmiş yargıları tekrar ele alıp değerlendirmemek

D) Tartışılmış konularla ilgili görüÅŸlerini açıklamaktan kaçınmamak

E) Tabu olarak bilinen düÅŸünceleri tartışırken belirlenmiÅŸ sınırlar içinde kalmamak

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

4.  Åžiir sanatı üstüne çok düÅŸünmüÅŸ ve bu sanatı her ÅŸeyden üstün tutmuÅŸ biri olan Paul Valery, ÅŸiir ---- yazılır, demiÅŸ. Bu sözüyle, ÅŸiire özenen ve çok iyi bir ressam olan Degas'ya, ÅŸiirin malzemesinin ---- olduÄŸunu anlatmak istemiÅŸ. Tıpkı resmin malzemesinin kuÅŸlar, aÄŸaçlar, insanlar deÄŸil, renkler ve ÅŸekiller olduÄŸu gibi. Bu parçada boÅŸ bırakılan yerlere düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

 A) sözcüklerle - duygu ve düÅŸünceler deÄŸil sözcükler B) benzetmelerle - ÅŸairin yaratıcılığıyla ilgili C) duygularla - herkesçe anlaşılır nitelikte, açık seçik D) olgunluk döneminde - özgün ve yoruma açık E) uzun sürede - ÅŸairin yaÅŸantısına deÄŸil düÅŸ gücüne baÄŸlı

 

 

5.  DüÅŸünceye saygı göstermek gerekir; ancak bu, her düÅŸünceyi doÄŸru sayıp kendi düÅŸüncemizden vazgeçme anlamına gelmemeli. Çünkü kiÅŸisel düÅŸünceler, meyvelerin güneÅŸ altında olgunlaÅŸması gibi, ----. Bu parça, düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?

 A) zorla benimsetilmeye çalışılırsa etkisini yitirir B) uzun süren zihinsel çabalar sonunda oluÅŸur C) en küçük bir kuÅŸkuya yol açarsa bireylere olan güveni azaltır D) kiÅŸinin, içinde bulunduÄŸu ortama göre deÄŸiÅŸiklik gösterir E) saÄŸlam temellere dayandığı sürece zarar görmez, yıpranmaz

 6.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde ötekilerden farklı bir düÅŸünce dile getirilmiÅŸtir?

 

 A) Üslup, insanın konuÅŸtuklarını ve yazdıklarını biçimlendiren kiÅŸisel bir öÄŸedir.

B) Bir sanatçının üslubu, o sanatçının kendisidir.

 C) Sanatçı, sözcükleri seçip yan yana getirirken onlara kendi damgasını vurur.

D) Üslup, sanatçının kiÅŸiliÄŸini yansıtan bir aynadır.

E) Bir sanatçı, yarattığı yapıtın türüne göre üslup kullanır.

 

 

 

 

 

7.  (I) Jules Verne'in serüven tutkusu, denizcilik, tarih, coÄŸrafya gibi alanlardan aldığı öÄŸelerle beslenerek yazdıklarının çekirdeÄŸini oluÅŸturur. (II) Sayısı iki yüze yaklaÅŸan romanları çeÅŸitli bilim dalları üzerine temellenmiÅŸtir. (III) Yazar bu bilim dallarına iliÅŸkin bilgilerini, saatlerini geçirdiÄŸi kütüphanelerdeki binlerce kitaba borçludur. (IV) Hiçbir bilim dalında uzman olmadığı halde yaÅŸadığı dönemdeki her türlü geliÅŸmeyi ve deÄŸiÅŸmeyi yakından izler. (V) Böylece hem çağını çok iyi tanır hem de çağının getirdiÄŸi yenilikleri özümseyerek geleceÄŸe yönelik öngörülerde bulunur.

 

Bu parçadaki numaralı cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

dinledebiyat.com

 

 A) I. ve II. 

B) I. ve IV. 

C) II. ve IV.

D) III. ve V. 

E) IV. ve V.

 

 

 

 

 

 

8.  I.  Çocukların her isteÄŸine karşı çıkmak ya da bunları  bütünüyle yerine getirmek, kimi sorunlar yaÅŸanmasına yol açabilir. II.  Çocuklara, güçlerini aÅŸmayacak sorumluluklar yükleyerek onların kendilerine güvenmelerini saÄŸlamak gerekir. III.  Çocuklara kazandırılan davranışlar ileriki dönemlerde de varlığını korur. IV.  Yanlış yapacağı korkusuyla kendisine sürekli yardım edilen çocuklarda, çekingen, kendini kanıtlayamayan bir kiÅŸilik yapısı oluÅŸur.

 

Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangilerinde aynı düÅŸünce farklı biçimlerde dile getirilmiÅŸtir?

 

 A) I. ve II.  B) I. ve III.  C) II. ve III. D) II. ve IV.  E) III. ve IV.

 

 

9.  (I) Ä°nsanlar çocukluk döneminde, çevrelerindeki kiÅŸilerin diliyle konuÅŸmaya baÅŸlar, daha doÄŸrusu konuÅŸmayı onlardan öÄŸrenirler. (II) YetiÅŸkinlik döneminde konuÅŸma sanatının inceliklerini, güzelliklerini ve olanaklarını kavramaya çalışırlar. (III) Ä°yi bir konuÅŸmanın, insanı baÅŸarılı kılmada önemli bir etken olduÄŸunu anlarlar. (IV) Ayrıca bunun, insanın kiÅŸiliÄŸini ve düÅŸünsel düzeyini yansıtan bir araç olduÄŸunun ayrımına varırlar. (V) Bu nedenle de sözlü anlatım gücünü yaÅŸamları süresince geliÅŸtirmeye çalışırlar.

 

Bu parçadaki  numaralı cümlelerin hangilerinde konuÅŸmanın iÅŸlevinden söz edilmiÅŸtir?

 

 A) I. ve II. 

B) I. ve III. 

C) II. ve V.

D) III. ve IV. 

E) IV. ve V.

 

 

 

 

10.  Yahya Kemal: "Åžiir, düÅŸünceyi duygu haline getirinceye kadar yoÄŸurmaktır." der.

 

Ozanın, bu sözüyle anlatmak istediÄŸi düÅŸünceyi içeren cümle aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Åžiirde düÅŸüncenin payı duygudan daha fazladır.

B) Duygular, ÅŸiirle etkili bir biçimde anlatılır.

C) Åžiir, düÅŸüncenin, duyguların özsuyunda eritilmesiyle oluÅŸur.

D) Şiir, duyguların toprağını besleyip zenginleştirir.

E) Åžiirin etki gücü, içerdiÄŸi düÅŸünceye baÄŸlıdır.

 

 

 

 

 

 

11.  AÅŸağıdakilerin hangisinde yargının nedeni belirtilmemiÅŸtir?

 

 A) Ülke toprakları yanlış kullanım yüzünden yok olup gitmektedir.

B) Ülkede tarımsal üretimi geliÅŸtirmeye yönelik çalışmalar yıldan yıla azalmaktadır.

C) Tarıma yeterince önem verilmediÄŸinden bu ülke, pamuk, sebze, meyve üretiminde dünya sıralamasında gerilerde yer almaktadır.

D) Kimi ülkelerde, tarıma dayalı üretimin bilinçli bir biçimde yapılmaması, halk saÄŸlığı bakımından tehlike oluÅŸturmaktadır.

E) Çevre bilincinin yeterince geliÅŸmemiÅŸ olması, hava ve su kirliliÄŸine yol açmaktadır.

 

 

 12.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

 

 A) Yapılan ölçümler, hava koÅŸullarına baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸgenlik gösteriyormuÅŸ.

B) Yönetmelikte yapılan deÄŸiÅŸikliklerden çoÄŸumuzun haberi yoktu.

 C) Emekli olunca, bu dernekte gönüllü olarak çalışmaya baÅŸladı.

D) ÇocuÄŸu, bu okula kaydettirmek için çok uÄŸraÅŸmıştı. E) GeçmiÅŸe baktığımızda buna benzer pek çok durumla karşılaşıyoruz.

 

 

 

 

13.  Bu kitap, okuyan, dinlemesini bilen (I) yorumlayıp tartışan (II) dilini severek kullanan (III) ülkesini (IV) doÄŸayı tanıyan ve bunlarla ilgili olumlu düÅŸünceler geliÅŸtiren (V) bireyler yetiÅŸtirmeye yönelik bir eÄŸitim ve öÄŸretim anlayışının ürünüdür.

 

Bu cümledeki numaralı yerlerin hangisine noktalama iÅŸareti konmasına gerek yoktur?

 

 A) I.             B) II.             C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

 

 

14.  Ä°ÅŸte karşı karşıyasın. O da senin gibi biri (I) Yüzünde küçük küçük yara izleri (II) Bak, gülüyor. Åžimdi de yemeÄŸini yiyor (III) Ä°ÅŸte türkü söylüyor, iÅŸte sıkılıyor (IV) Belki de dertleÅŸecek birini arıyor (V)

 

Bu parçadaki numaralı yerlerin hangisine ötekilerden farklı bir noktalama iÅŸareti konmalıdır?

 

 A) I.             B) II.             C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

 

 

 

15.  Oyunda, üç arkadaşın 1980'den bugüne kadar gelen birlikteliÄŸi, zaman zaman mizahi, zaman zaman da hüzünlü bir dil kullanılarak anlatılıyor.

 

Bu cümleyle ilgili aÅŸağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

 

 A) Ä°lgeç vardır.

B) Sıfat-fiil vardır.

C) Yüklem, çatısı bakımından etkendir.

D) Zarf tümlecinde ikileme yer almıştır.

E) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.

 

 16.  Atatürk'ün bir sözü vardı Yediveren gül gibi açardı Atatürk'ün bir atı vardı Etiler'den beri yaÅŸardı Atatürk'ün bir resmi vardı BuÄŸday tarlası gibi aÄŸardı

 

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

 

A) BileÅŸik sözcük 

B) Çekimli fiil

C) Ad tamlaması 

D) BaÄŸlaç

E) Ekeylemli yüklem

 

 

 

 

 

17.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde yer yön belirteci, tamlayan olduÄŸu için adlaÅŸmıştır?

 

 A) Dışarının gürültüsü hepimizi rahatsız etti.

B) Kapının önüne oturmuÅŸ, geleni geçeni izliyor.

C) Yukarıya çıkıp arkadaşımla da görüÅŸeyim.

D) BeÅŸ yüz metre ileriden saÄŸa döneceksiniz.

E) ÇocuÄŸun üstüne kocaman bir battaniye örtmüÅŸler.

 

 

 

 

18.  Evin bahçesine dikilecek çamların üzerine konmuÅŸ bir serçe, durmadan cik cik edip ÅŸarkısını söylüyordu. Evin tekir kedisi eÅŸiÄŸe uzanmış, bir yandan örselenmiÅŸ tüylerini düzeltmek için yalarken bir yandan da az ilerdeki çöplükte sallana sallana gezinen kargaya bakıyordu.

Bu parçada geçen aÅŸağıdaki sözcüklerden hangisi, sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?

 

 A) dikilecek 

B) konmuÅŸ 

C) durmadan

D) örselenmiÅŸ 

E) gezinen

 

 

 

 

19.  Sözlerinden çok, adının önem kazanması, bir eleÅŸtirmenin en büyük korkusudur.

 

 Bu cümlenin öÄŸeleri, aÅŸağıdakilerin hangisinde sırasıyla, doÄŸru olarak verilmiÅŸtir?

 

A) Nesne - yüklem

B) Özne-yüklem

C) Özne - zarf tümleci - yüklem

D) Özne - zarf tümleci - nesne - yüklem

E) Nesne - özne - zarf tümleci - yüklem

 

 20.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

 A) Dünyada en çok yağış alan bölge burası.

B) Ürettiklerinin çoÄŸunu komÅŸu ülkelere satıyorlar.

C) Bu toprakların büyük bir bölümü ormanlarla kaplı.

D) Ülkenin kuzeyinde elde edilen ürünlerin yarıdan fazlasını elma oluÅŸturuyor.

E) Ekonomileri daha çok, yetiÅŸtirdikleri hayvancılığa dayalı.

 

 

 

 

 

21.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

A) Yol kenarındaki çöp kutuları kaldırılarak bunların yerine çiçekler dikiliyor.

B) Yeni fidanlar dikilerek kent yeÅŸillendiriliyor.

C) Kaldırımların kırık taşları, yenileriyle değiştiriliyor.

D) Ä°çinde oturulamayacak derecedeki binaların yıktırılması gerekiyor.

E) Eski yapılar boyanarak daha güzel bir görünüme kavuÅŸturuluyor.

 

 

 

 

22.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

A) Deneyimli bir yönetici, deÄŸerli bir bilim adamıydı.

B) Maddi durumu yetmediÄŸi Ä°çin eÄŸitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.

C) Kültürel varlıklara sahip çıkıp onları korumaya çalışan insanlardan biriydi.

D) GeleceÄŸe umutla bakan ve zorluklar karşısında yılmayan bir gençti.

E) Ele aldığı her iÅŸi, baÅŸkalarından daha iyi, daha güzel yapmak isterdi.

 

 

 

 

 

 

23.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 A) Çevremizdeki kiÅŸilerle kuracağımız iliÅŸkilerde Özenli olmalıyız.

B) Sorunların, bütün yönleriyle ele alınması iyi olur.

C) Bu alanda baÅŸarıya ulaÅŸanların sayısı oldukça azdır. D) AraÅŸtırmalar, eldeki bilgilerin doÄŸru olmadığını kanıtlıyor.

E) Bu konudaki iftiralar tamamen uydurmadır.

 

 24.  Bu kararların uygulanıp uygulanmayacağının, yöneticilerin seçeceÄŸi tutuma baÄŸlı olduÄŸu bildirildi. Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerin hangisiyle giderilebilir?

 

 A) "seçeceÄŸi tutuma” yerine "tutumuna" sözcüÄŸü getirilerek

B) "yöneticilerin'' yerine "ilgililerin" sözcüÄŸü getirilerek C) "bu kararların" yerine "bunların" sözcüÄŸü getirilerek D) "baÄŸlı* yerine "yönelik" sözcüÄŸü getirilerek E) "bildirildi' yerine "biliniyordu" sözcüÄŸü getirilerek

 

 

 

 

 

 

 

25.  (I) Dünya ve Türk edebiyatında yazarlara ve öteki sanatçılara ait önemli mektuplar var. (II) Yazınsal deÄŸer taşıyan bu mektuplar, o yazarların gizli dünyalarını da açar bize. (III) Bunlar, okuyana her dönemde yeni yeni tatlar verir. (IV) Sanatçıların ya da yazarların birbirlerine yazdıkları mektuplar kitaplaşınca artık onların malı olmaktan çıkar. (V) KiÅŸisellikten kurtulur, toplumsal iÅŸlev yüklenmeye baÅŸlar. (VI) Ä°ki sanatçının özel, gizli ürünleri olma niteliÄŸini yitirir, kitlelerin ortak malı olur. (VII) Yığınlara seslenir, iletilerini yüksek sesle dile getirir.

 

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle baÅŸlar?

 

 A) II.            B) III.           C) IV.            D) V.            E) VI.

 

 

 

 

 

 

 

 

26.  Çalışmalarımız sonuç verdi. Neler mi oldu? Ot bitmeyen bozkırlar, ipek gibi yumuÅŸak topraklı ovalara dönüÅŸtü. Tarlalar, arı kovanları gibi uÄŸuldamaya baÅŸladı. Toprağın derinliklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren anlar yetiÅŸtirildi. Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler süsledi.

 

Bu parçanın anlatımında aÅŸağıdakilerden hangisi yoktur?

 

 A) Benzetme sanatından yararlanma

B) Öykülemeye baÅŸvurma

C) Yinelemelere yer verme

D) Betimleme yapma

E) Tanık gösterme

Ä°nsanın kendini deÄŸerlendirebilmesi çok güç; ancak, önceki yapıtlarımı gözden geçirirken zaman Ä°çinde dilimin biraz daha geliÅŸtiÄŸini anladım. Giderek bir üslup oluÅŸturmaya baÅŸladığımı, dile daha fazla hâkim olabildiÄŸimi gördüm.

 

27.  Bu sözler aÅŸağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiÅŸ olabilir?

 

 A) Ä°lk yapıtlarınızla bugünküler arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?

B) Yeni öyküleri ve öykücüleri nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

C) Öykülerinizi oluÅŸtururken nasıl bir yol izliyorsunuz? D) YaÅŸadıklarınızla yazdıklarınız arasında nasıl bir baÄŸ kuruyorsunuz?

E) Duygu ve düÅŸüncelerinizi yapıtlarınıza aktarırken zorluk çekiyor musunuz?

 

 

 

 

28.  Ä°stiyorum ki yazdıklarım insanlarımızın sorunlarını, Özlemlerini anlatsın. Onların acılarını, çektiklerini baÅŸkalarına duyurabilsin. Açıkçası, yaÅŸamı deÄŸiÅŸtirsin, güzelleÅŸtirsin. Bu amaçla insanımızdan, ülkemizden kopmamaya çalışıyorum. Ancak yine de dergilerde yer verilmiyor ÅŸiirlerime. Yayımlananlara bakıyorum, çoÄŸu, toplum gerçeklerine kapalı; belli bir düÅŸünceyi savunmuyor, bir sorunu dile getirmiyor.

 

dinledebiyat.com

 

 Bu parçada ÅŸair, aÅŸağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

 

A) Åžiire özgü ilkelerin belirgin olmayışından

B) Åžiirde, içerikten çok anlatımın öne çıkmasından

C) Åžairlerin, ortak bir tutum izlemeyiÅŸinden

D) YaÅŸananları yansıtmayan ÅŸiirlerin ilgi görmesinden

E) Ozanların toplumu gereği gibi tanımayışından

 

 

 

29.  Bu yazarımızın, anlattığı çevre ve kiÅŸiler hakkında geniÅŸ bilgisi vardır. Ama o, bunu hiçbir zaman açıkça gözler önüne sermez. Anlattıkları, buzdağının suyun üstünde kalan kısmı gibidir. Okur, zamanla buzdağının altta kalan kısmını fark eder ve yazarın asıl kimliÄŸinin orada saklı olduÄŸunu anlar.

 

Bu parçada anlatılmak istenenle aÅŸağıdaki yargılardan hangisi arasında anlamca yakınlık vardır?

 A) Her yazarın, olayları ve kiÅŸileri algılama biçimi farklıdır. B) Kimi yazarlar, yapıtlarında kendilerini bütünüyle açığa vurmaktan kaçınır.

C) Bir yapıtı, her okur farklı biçimlerde algılayabilir.

D) Okur, beğendiği yazarların yapıtlarından her okuyuşta değişik tatlar alır.

E) Kimi yazarlar, olayların deÄŸerlendirilmesini okura bırakarak ilgi çekmeye çalışır.

 30.  Ä°ki yaşını dolduran küçük kızım, televizyondaki sanatsal nitelikten yoksun ürünler sunan ÅŸarkıcıyı görünce hemen tanıdı ve adını söyleyiverdi. O sırada, elimde ünlü bir yazarımızın son kitabı vardı. Onu Ä°kinci kez okuyordum. Birden Ä°çimin sızladığını hissettim. Ä°ki yaşında bir çocuk televizyonun etkisiyle bir ÅŸarkıcıyı tanıyordu. Ekranda o ÅŸarkıcının yerine bir ÅŸair, romancı, öykücü, ressam ya da bilim adamının görünmesine fırsat verilse, onların yaÅŸamları anlatılsa, yapıtları dile getirilse o küçük çocuk onları da bilecek, onları da tanıyacak. Bu da ülkenin geleceÄŸi Ä°çin ne kadar güzel olacak!

 

Bu sözleri söyleyen kiÅŸinin anlatmak istediÄŸi aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Televizyondaki çocuk programların yetersizliÄŸi

B) Edebiyatçılarımızın pek çok güzel ve eÄŸitici yapıta bulunduÄŸu

C) Bilim ve sanat adamlarıyla ilgili programlara televizyonda yer verilmesinin gerekliliği

D) Televizyondaki müzik programların birçok yönden çocuklara uygun olmadığı

 E) Çocuklar üzerinde televizyonun gereÄŸinden fazla etkili olduÄŸu

 

 

​

31.  Önemli bir edebiyat yapıtını çevirirken o yapıtın yazarıyla çok farklı bir iliÅŸki kurmanın mutluluÄŸunu da tadar çevirmen. Bir yazarla çeviri aracılığıyla Ä°liÅŸki kurmak, onun söyledikleri ve söyleme biçimleri üzerinde kafa yormayı gerektirir. Çünkü çeviride yapılması gereken, yalnızca okumakla, okunanı anlamakla sınırlı deÄŸil; asıl önemli olan, yazarın söylediklerine, söyleme biçimlerine, hangi dile çeviriyorsak o dilde varlık kazandırmaktır.

 

Bu parçada vurgulanmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) BaÅŸarılı çevirmenler, yapıtları çevirirken tarihsel ve toplumsal koÅŸulları da düÅŸünürler.

 B) Bir çevirinin baÅŸarısı, yapıtın, çevrildiÄŸi dilde düÅŸünce ve anlatım yönünden yeniden oluÅŸturulmasına baÄŸlıdır. C) Çevirmenle çevrilen yapıtın yazarı arasında duygusal yönden benzerlik olması, çeviriyi olumlu yönde etkiler. D) Çevirmenler, çeviriyi bitirinceye deÄŸin çok deÄŸiÅŸik duygular yaÅŸarlar.

E) Anlatım olanakları birbirine benzeyen dillerde yapılan çeviriler daha baÅŸarılı olur.

 

32.  Çalışmalarını romanlar üzerinde yoÄŸunlaÅŸtırmış bir eleÅŸtirmendi. Roman konusunda üç yüzü aÅŸkın eleÅŸtirisi vardı. EleÅŸtirinin, edebiyat tarihini kurma ve oluÅŸturma gibi önemli bir Ä°ÅŸlevi olduÄŸuna inanırdı. Bunun Ä°çin de yayımlanmış romanların hemen hemen tümünü okuyup incelemekten kaçınmazdı. Ele aldığı yapıtları çok yönlü bir deÄŸerlendirmeden geçirirdi. Bu tutumuyla romancıların yaratıcılığını besler, onlara yol gösterirdi.

 

Bu parçada sözü edilen eleÅŸtirmenle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi söylenebilir?

 

 A) Yapıtları, deÄŸiÅŸik boyutlarıyla ele alıp yargıladığı

B) Farklı eleÅŸtiri yöntemleri kullandığı

C) ÇaÄŸdaÅŸ eleÅŸtiri kuramlarından yararlandığı

D) DüÅŸüncelerini terimsel bir söylemle yansıttığı

E) Anlatımındaki pürüzlerin, çok ürün vermesinden kaynaklandığı

 

 

 

 

 

 

​

 

33.  Bizde eleÅŸtiri alanında bir acelecilik var. Diyelim ki bir eleÅŸtirmen, Türk edebiyatında yeni çıkmış bir kitapla ilgili eleÅŸtiri yazacak. Bunu yaparken bırakın o yazar hakkında eskiden çıkmış yazıları derleyip toplamayı, en son çıkan yazılan bile gözden geçirmiyor. Oysa bir kitap için eleÅŸtiri yazılacaksa daha önce yazılmış eleÅŸtirilerin incelenmesi, el altında bulundurulması ve yeri geldiÄŸinde bunlara gönderme yapılması bile gerekir.

 

Bu parçadaki gibi düÅŸünen bir yazar, aÅŸağıdakilerden hangisini söylerse kendi tutum ve düÅŸüncesiyle çeliÅŸmiÅŸ olur?

 

A) Bu yapıta yönelik eleÅŸtiriler arasında özgün düÅŸünceler içerenine rastlamadım.

B) EleÅŸtirmenlerin bu yapıt karşısındaki tutumlarını haksız ve son derece öznel buldum

C) Bu yapıt üzerine yazılan son eleÅŸtirilerde, farklı deÄŸerlendirme ölçütlerinin kullanıldığını gördüm.

 D) Bu kitaba yönelik eleÅŸtirimi onun, üzerimde bıraktığı izlenime göre oluÅŸturdum.

E) Bu kitapla ilgili görüÅŸlerin, yazarın kiÅŸiliÄŸine deÄŸil, kitaba yönelik olmasını isterdim.

 

 

34.  Kimi yazarlar, kendi yaratma yöntemlerini açıklarken, gerçeÄŸe her yönüyle baÄŸlı kaklıklarını, gerçeÄŸi eksiksizce yansıtmayı yazarlığın temel ilkesi saydıklarını söylerler. DüÅŸsellikten kaçındıklarını, söz arasında özellikle belirtmeye özen gösterirler. Yazdıklarıma yaÅŸananlar arasındaki iliÅŸkiyi vurgulamaya çabalarlar. Dahası, bir romancıdan, öykücüden çok, bir tarihçi, toplumbilimci, ruhbilimci gibi davrandıklarını söyleyenler bile vardır.

 

AÅŸağıdakilerden hangisi, bu parçada belirtilen görüÅŸle uyumludur?

 

 A) Bir sanat yapıtında yansıtılan gerçek, gerçeÄŸin kendisi deÄŸil, törpülenmiÅŸ, cilalanmış bir görünümüdür. B) Bir yapıtta yansıtılan gerçekleri yaÅŸamla özdeÅŸleÅŸtirmeye çalışmak, doÄŸru bir tutum deÄŸildir.

C) YaÅŸamdan alınan öÄŸeler, yazarın yüreÄŸinde ve kafasında yemden biçimlendirilmezse yazınsal bir yapıta dönüÅŸemez.

D) DüÅŸ gücüyle oluÅŸturulmamış bir yapıt, gerçek anlamda yazınsal bir yapıt sayılamaz.

E) Yapıtlarını içerik yönünden yaÅŸama sıkı sıkıya baÄŸlı olması gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

35.  Yazma Ä°ÅŸinde Ä°nsanın baÅŸarıya ulaÅŸması için verilecek reçetelerin, tek başına hiçbir yarar saÄŸlamayacağını düÅŸünen bir yazar ÅŸöyle diyor: "Yüzde doksan dokuz yetenek, yüzde doksan dokuz disiplin, yüzde doksan dokuz çalışma..." Yaptığı ile hiçbir zaman yetinmemeli yazar. Yaptığı ne kadar iyi olursa olsun gene de yapabileceÄŸinden iyi deÄŸildir. Sanatçılar, çaÄŸdaÅŸlarından ya da öncekilerden daha iyi olmakla yetinmemeli. Kısacası bütün sorun ----.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yere düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

 A) özgün bir yapıt ortaya koyabilmekte

B) baÅŸka sanatçıların yaptıklarını izleyebilmekte

C) insanın kendisini yenileyip aşmasında

D) daha önce ele aldığı konulara deÄŸinmemekte

E) deÄŸiÅŸik türlere yönelmekte

 

 

 

 36.  Klasik öyküyü çok seviyordum. Bu biçimi, özellikle ilk kitabım için, bilinçli olarak seçtim. Bu tür kitapları ilk okuyuÅŸumda, beÄŸendiÄŸim cümlelerin altını çizer, sonra onları bir deftere yazar ve tekrar tekrar okurdum; bundan da çok zevk alırdım. Sonra bir gün Knut Hamsun'un Açlık adlı yapıtını okudum. Altı çizilecek tek bir satır bile bulamadım. Oysa kitabı çok beÄŸenmiÅŸtim; beÄŸenmek de ne kelime, çarpmıştı kitap beni. "Nerede bunun altı çizilecek satırları?" diye düÅŸündüm. Aynı ÅŸeyi, sevdiÄŸim öteki yazarların yapıtlarında da gördüm. ----. Åžimdi niyetim, altı çizilecek tek satırı bile olmayan bir kitap yazmak.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yere düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

A) Demek ki ben, kimsenin başaramadığını başarmıştım B) Artık, okurken kitabın sonuna kadar dikkatimi canlı tutamıyordum

C) Sanatta ulaÅŸmak istediÄŸim özgünlüÄŸü yakaladığımı o zaman fark ettim

D) Sonunda, özlü sözlerden çok, yalın anlatıma deÄŸer verilmesi gerektiÄŸini anladım

E) Söylenenlerin tersine, çaÄŸa ayak uyduramamıştım.

 

 

​

 

37.  Gözlemlerden, yaÅŸantılardan yola çıkıp çok baÅŸarılı olmuÅŸ sanatçılar vardın ama aynı yöntemle yazmasına karşın baÅŸarılı olamamış, hiçbir Ä°z bırakmamış sanatçılar da çoktur. ÖrneÄŸin Balzac, hiç evlenmemiÅŸ, babalık zevkini tatmamış; ama dünyanın en canlı babası Goriot Baba'yı yaratmıştır. Öte yandan bütün yapıtlarını okuduÄŸum Panait Istrati, yaÅŸantısından, gözlemlerinden yola çıktığı halde çoktan eskimiÅŸtir. Bu örneklerden çıkarılacak sonuç, ----.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yere düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

 A) edebiyatçının anlattıklarını yaÅŸamış olmasının deÄŸil, okura yaÅŸatmasının önemli olduÄŸudur

B) başarılı romanlar yazabilmenin ilk koşulu, yazarın, anlattıklarına tanık olmasıdır

C) her romanın, konusuna özgü bir yazma yöntemi gerektirdiÄŸidir

 D) romandaki baÅŸarının sanatçının kiÅŸilik yapısına baÄŸlı olduÄŸudur

E) kimi romanlardaki baÅŸarısızlığın birçok nedene baÄŸlanabileceÄŸidir

 

 

38.  Okumaya nereden baÅŸlasam? Hangi türden kitaplar okusam? Böyle sorulan yanıtlamada zorlanmışımdır hep. Bilirim ki söyleyeceklerimin yönlendirici bir iÅŸlevi olmayacaktır. Çünkü her kitabın etkisi, okurun okurluk yaÅŸantısına, birikimine göre deÄŸiÅŸiklik gösterir. Birinin yüreÄŸinde titreÅŸimler yaratan bir kitap, bir baÅŸkasının ruhunu karartır; esnetir, ağırlığı altında ezer onu. Birine çarpıcı, renkli yaÅŸantılar sunan bir kitap, ötekine bayağı, sıradan gelebilir. ----.

 

Bu parçanın sonuna, düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

A) GörüldüÄŸü gibi okuma çok yönlü bir etkinliktir

B) Sözün kısası bir kitabın herkes üzerinde aynı etkiyi bıraktığı söylenemez

C) Ne var ki iyi bir okur, hangi amaçla okuduÄŸunun bilincindedir

D) Bu nedenle okuma, okurun kimi bilgi ve becerilerle donanmış olmasını gerektirir

E) Aslında okurun, okuduklarını bir zihinsel süzgeçten geçirmesi gerekir

 

 

 

​

39.  ----. Ozanlar da yazarlar da yaÅŸantı iÅŸçisidir bir bakıma. Gerçek yaÅŸamdan, nesnel dünyadan kazandıkları yaÅŸantıyı yeniden üretirler. Bu yeniden üretme ya da yaratma süreci içinde estetik bir tat katarlar ona; coÅŸku ve düÅŸünceyle beslenen bir özle yoÄŸururlar onu. YoÄŸurdukları özü, okura ulaÅŸtıracak uygun yollar, uygun biçimler ararlar. Åžiir, öykü, roman, oyun gibi türlere özgü yasaların içinde yeni konumlar kazandırırlar yaÅŸantıya.

 Bu parçanın başına, düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

 A) Yazınsal yaratının gücü, okurda düÅŸünsel bir deÄŸiÅŸme yaratmasına baÄŸlıdır

 B) Okur, romanda, ÅŸiirde ya da öyküde karşılaÅŸtığı yaÅŸamı, düÅŸ dünyasında deÄŸiÅŸtirerek geliÅŸtirir

C) Kimi sanatçılara göre yazınsal yapıtlar, okurun yaÅŸamı algılama gücünü artırmalıdır

D) Gerçekte türü ne olursa olsun, her yazınsal yaratının malzemesi yaÅŸantıdır

E) Åžiirler, romanlar, öyküler okurun yüreÄŸinde yeni duygular uyandırmayı amaçlar

 

 

 

40.  Mitler doÄŸa güçlerini ve doÄŸaüstü yaratıkları anlatan hayal ürünü öykülerdir. Bunların simgesel ve kutsal bir yanı vardır. Yüzyıllar boyunca bu öyküler birbirlerinden beslenerek zenginleÅŸmiÅŸtir. Bunların kimisi kulaktan kulaÄŸa yayılırken kimisi de yazmayı iÅŸ edinmiÅŸ kiÅŸilerce yazıya geçirilmiÅŸtir. Bugün elimizde hemen her mitolojik öykünün, yazıya geçirenin anlayışına göre deÄŸiÅŸen anlatımları bulunuyor.

Bu parçada, mitlerle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Kahramanlarının alışılmışın dışında özellikler taşıdığına

B) Anlatılanların dinsel bir içeriÄŸi olduÄŸuna

C) Çok uzun bir geçmiÅŸi bulunduÄŸuna

D) Aynı öykünün deÄŸiÅŸik biçimlerde anlatıldığına

E) Kimilerinin gerçekleri yansıttığına

 

 

 

 41.  Yazınsal yaratılara tutku düzeyine varan bir ilgisi vardı. Bunları, kılı kırk yaran bir okur titizliÄŸiyle inceleyip yargılar, dil ve anlatımını onlarla beslerdi. Nitekim, anlatımındaki çok yönlülük ve somutlama gücü de büyük ölçüde bundan gelirdi. Buna birde olayları, durumları ve insanları algılama biçimindeki derinlik ve gerçekliÄŸi eklersek, yapıtlarındaki olaÄŸanüstü etki gücünün nereden kaynaklandığını anlamış oluruz.

Bu parçada tanıtılan yazarla ilgili olarak aÅŸağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

 

A) Kendini geliştiren bir insandır.

B) Okuduklarını eleştirel bir yaklaşımla değerlendirir.

C) Duygusallığa ağırlık verir.

D) Çevresindekileri deÄŸiÅŸik boyutlarıyla inceler.

E) Etkili bir anlatımı vardır.

 

 

  42.  Daha ilk yapıtlarında baÅŸkalarının izine basmadan yürümeyi deneyen yazarlar, ozanlar vardır. Bunlar, yazınsal yaratıları ayırmaya, belirlemeye ve deÄŸerlendirmeye yönelik geleneksel ölçütlerin, kuralların kılavuzluÄŸunu pek umursamaz, onlara sıkı sıkıya baÄŸlı kalmazlar. Türler arasında öyle aşılması güç duvarlar ya da sınırlar yoktur onlar için. Yazarken bir türe özgü nitelikleri bir baÅŸka türe taşımaktan kaçınmazlar.

Bu parçada, sözü edilen sanatçılarla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Yapıtlarının Ä°çerik yönünden zengin olduÄŸuna

B) Başkalarından etkilenmediklerine

C) Yapıtlarında deÄŸiÅŸik türlere özgü niteliklere yer verdiklerine

D) Yazıların, belirli türlere göre ayrılmasını önemsemediklerine

E) Önceden konmuÅŸ kurallara baÄŸlı kalmadıklarına

 

 

43.  Güzellik de çirkinlik de insanoÄŸlunun duygularına seslenir. Ancak bu Ä°ki kavramın algılanışı kiÅŸiden kiÅŸiye deÄŸiÅŸir. GüzelliÄŸi görebilmek çaba gerektirdiÄŸi halde çirkinlik böyle deÄŸildir. O kolayca kendini gösterir. ÖrneÄŸin bembeyaz bir kâğıdın üstüne bir damla mürekkep damlarsa bu çirkinliÄŸi kolayca herkes görebilir; ama önemli olan çirkinliÄŸi görmek deÄŸil, onun oluÅŸmasını önlemek Ä°çin çaba göstermektir. Yoksa her gün, bu kâğıdın üstünde leke var, diye yakınmak kimseye bir yarar saÄŸlamaz.

Bu parçadan, güzellik ve çirkinlikle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

 

A) Öznel ölçütlerle algılandığı

B) Eğitimli kişilerce ayırt edilebildiği

C) Aralarında farklar olduğu

D) Ä°nsana birtakım görevler yüklediÄŸi

E) Yaşamda karsı karşıya gelinebileceği

 

 

44.  Çok yazmayı, öne çıkmayı, böbürlenmeyi sevmiyor. Gürültüden uzak, ağır ağır, kozasında sessizce örüyor ÅŸiirini. Kendini önemsemiyor; kasılma yok. Ne okuyucunun ne de önemli kiÅŸilerin dikkatini çekme çabasında. Az ürün veriyor; ama ÅŸiirin hasını üretiyor. Åžiirde iÅŸçiliÄŸe, sabra önem veriyor. Bugüne deÄŸin tek kitapta kalmasının nedeni de bu. Adı duyulmamış, sessiz bir ozan; ama ÅŸiirleri usta Ä°ÅŸi.

 Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aÅŸağıdakilerin hangisiyle nitelendirilemez?

 

A) GösteriÅŸten hoÅŸlanmayan

B) Geri planda kalmayı seven

C) Kendini üstün görmeyen

D) Amacı yalnızca iyi yapıt üretmek olan

E) Tanınacak kadar başarılı olamayan

 

 

  

45.  Onu, sorumluluÄŸunu bilen bir yazar olduÄŸu için seviyorum. Kusuru yok mu? Hem de pek çok. Kendini coÅŸkulu betimlemelere kaptırarak Türkçe cümleleri sarsıyor; özne, tümleç, yüklem baÄŸlantılarını yitiriyor. Türkçeyi sevdiÄŸi ve benimsediÄŸi halde bu tür yanlışları hep yapıyor. Ayrıca öykülerini dinlendirip bir kez daha okumuyor. Bütün bunlara karşın öykülerinde insancıl gerçeÄŸin önemli bir yeri ve ağırlığı var. Bu durum okurların, öykü kiÅŸileriyle kolayca iliÅŸki kurmalarına, dahası onlarla aynı düÅŸünceleri paylaÅŸmalarına yardımcı oluyor. Kısaca yazarın kiÅŸileriyle okurları birbirleriyle çeliÅŸmiyor; hatta özlemlerini yansıttığından, okurların hoÅŸuna bile gidebiliyor o kiÅŸiler.

Böyle anlatılan bir sanatçıdan aÅŸağıdakilerin hangisi beklenmez?

 A) Okurun, öykü kiÅŸileriyle özdeÅŸleÅŸmesini saÄŸlaması

B) Neyi, niçin yaptığının bilincinde olması

C) Yazdıklarının ilk biçimiyle yetinmesi

D) Kolay okunan ama kalıcı olmayan yapıtlar vermesi

E) Ä°nsanlara özgü durumları iÅŸlemesi

 

​

​

 Cevaplar

  1. B

  2. E

  3. C

  4. A

  5. B

  6. E

  7. A

  8. D

  9. D

  10. C

  11. B

  12. A

  13. E

  14. B

  15. C

  16. D

  17. A

  18. C

  19. B

  20. E

  21. D

  22. B

  23. E

  24. A

  25. C

  26. E

  27. A

  28. D

  29. B

  30. C

  31. B

  32. A

  33. D

  34. E

  35. C

  36. D

  37. A

  38. B

  39. D

  40. E

  41. C

  42. A

  43. B

  44. E

  45. D

  46.  

bottom of page